18 Kasım 2019 Pazartesi

Gecenin Lacivert Örtüsü

 İnsanın bir elinde altın bir elinde toprak olsa altını ve toprağı eş görmesi ile gelir huzur. Hatta toprak daha fazla huzurdur. Berekettir, yokluktan varlık getirir. Öyle gösterişli durmaz ama kucaktır, ana kucağı.
 Huzur dediysem bakmayın huzur değil aslında o dervişlik. Bir kıssa anlatılır Nakşibendiliğin kuruluşuyla ilgili. Iki dost ilim öğrenmek ister ama çok pahalıdır o dönemde ilim öğrenmek. Dostlardan biri tüccar olur diğeri ilimle uğraşır. Tüccar arkadaşının her türlü masrafını çeker. Diğer arkadaş ilmini tamamlayıp alim olunca etrafında cemaat oluşur. Aslında cemaat denilen şey kendiliğinden olur. Fıtri bir ihtiyaçtır pek de bu konularda araştırmışlığım yok. Tacir olan diğerinin meclisine gelir ve sorar neler öğrendin? Neler yapmalıyız? İlimle meşgul olan şunları şunları okumak lazım şunları şunları çekmek lazım der. Tacir vallahi arkadaşım senin bu dediğini ben anlamam. Bana de ki "Allah için çeşme yaptır, cami yaptır, talebe okut. Bunları yaparım ama boncuk çekmekle uğraştırma beni." 
  Allah'a ulaşan yol kullarının sayısı kadardır.

14 Kasım 2019 Perşembe

Kökler Göklerde

 Her insanın yanında yeni bir "ben" ile tanışıyor insan. Kimi için beklemelerden yapılmış gibisin kimi için hayırlardan. Bazılarına sınırsız gülüşlerini sunarken bazılarına herhangi bir duygu kırıntısı bile sunamıyorsun. Konumuzla hiç ilgisi yok ama beklenilen kişiyi nereye gidersen git en savunmasız olduğun anda gelirken hâyâl etmek insanın yakasını bırakmıyor. Karabasanların uğramadığı geceler vardır ama beklemelerin tükünmek gibi bir niyeti yok. Ve tükeniyoruz ama yengeçleri büyütüyoruz. Ejderhalar kanat çırpıyor ama karnını doyurmayı unutuyoruz. Bencilliğimizi besliyoruz.
 Beşte uykudan uyanmış gibi yaşıyoruz hayatı. Herşeye geç kalmışız ama birşeylere yetişmek gibi bir niyetimiz de yok. Sadece ama sadece kayboldum hiç bilmiyorum. Bileceğimi zannetmiyorum ama bir gün öleceğiz. Hayırlısıyla inşallah. Allah kimseyi cennet hayalinden uzaklara düşürmesin.

12 Kasım 2019 Salı

Bir İleri Geri Geri

 Aşkta mantık olmaz. Hiçbir duygu aşkın varlığını tüketmez. İnsan sürekli aynı yoğunlukta birini veya birşeyi sevemez. Hatta sevmediği zamanlar da olabilir. Belki bu yüzden ayrılıklar da sevdaya dâhil diyor şair. 
 Bazen öyle şeyler oluyor ki ilkten birşey olmamış gibi hissediyorum. Sonra omuzlarım taşıyamıyor o yükü, düşüp duruyorum. Gözlerime engel olamıyorum. Dizlerimi yere sabitleyemiyorum. Kafası kesilmiş horoz gibi divane dönüyorum. Sonra bir sabah kalkıyorum ve şaşırıyorum. Nasıl yani geçti mi? Geçmiş mi? Nasıl olduğunu bilmiyorum ama daha iyiyim. Olan neydi peki? Yeterince çektim mi! Bir eşiği vardı çilenin ve ben o eşiği aştım mı? Böyle belki de. Acıyı kabullenip kucak açınca düşe kalka onu taşımaya alışıyorsun. Belki kabullenip sahiplenince bitiyor çilesi. Canımızı acıtan şeyleri kucakladığımızda belki de huzur var. Hayatın hesaplara uymayışını benimseyebilsek keşke. 
 Ömür de bitiyor. Aşk bitmesin dert değil...

tiksinti

      insan kendisi olmak dışında her şeyden vazgeçebilmeli. aşktan, paradan, hayallerden, dünyadan. geriye kalacak tek şey kişinin kendisi ...