7 Ağustos 2021 Cumartesi
Kafe günlüğü
Kafedeki sineklere bakıyorum. Durmadan kaşınan ve kaşınmaktan artık dokunsam acıyan yerlerim var. Bu yüzden sinekleri uzak tutmalıyım kendimden. Aylardır kaşınıyorum ve yeni bir kaşıntıya ihtiyacım yok. Susamış olmama rağmen şişeyi yarım bıraktım masaya. Masanın kenarında bir sinek düşmanca bakıyor. Bazen sinirlenip hızlı hızlı yürüyor bana doğru ama şişeden korkuyor. Sanki görünmez bir çizgi çizilmiş ve o çizgiyi geçse ölecekmiş gibi korkup gerisin geri gidiyor diğer tarafa doğru. Gıcıklık yapıyorum ve bir şişe su bir bardak çay istiyorum. Su şişelerinden kendime kale yaptım. Enes geldi ne yapıyorsun diyerek. Ne yaptın gelecek misin diye mesaj atıp cevap vermesini beklemeden telefonu kenara koymuştum. Bana ara yokmuş diye mesaj atmış ama kendisi geldiğinde gördüğüm için şaşırmış da değilim. Sanırım İstanbul beni tam anlamıyla kitap kafe kızı yapmış. Kitap rafları insana ne kadar mutluluk verebilir ki? Oh be hayat varmış diyorum. Bunu derken bir sesle yerimden sıçrıyorum. Bebek arabası ile çocuk kitapları arasında dolaşan kadın daha sonradan seyyar bir raf olduğunu anladığım yerdeki beyaz şeyi göstererek şunu toplar mısınız dedi ve ileriye doğru Emirhan diyerek gitti. Bu rafı Emirhan mı devirdi kadın mı merak etmeden duramıyorum. Tam karşımda daha fazla kumkurdu kitabı var. Fatma söylediğinden beri merak ediyorum bu kitabı. Sanırım çocuğum için aldığımda okumak nasip olacak. Daha az önce çocuğumuz ya kitap sevmezse diye soruyor. Sever diye geçiriyorum içimden. Bu dünyada kitap sevgisi dışında hangi sevgi aldığından daha fazlasını katıyor ki karşıdaki kişiye? Hatta çoğu zarar veriyor. Yan masada kavak ağacı kadar zarif olduğunu düşündüğüm bir kız ve sabahtan beridir kendini anlatan iyi ki tıp kazanmamışım diyen çocuk. Anlatıyor da anlatıyor. Bir ara sessizleşmişti. Uzun ince kağıtları yuvarlayarak şekil verdiklerini gördüm. Kız o kağıtları saatlerce sabırla katlayıp şekillendiriyor. Sessizce karşısındakini dinlemesinin sebebi bu sanırım. İçimden takdir ediyorum kızı. Mide kanseriyle alakalı konuşuyor oğlan şimdi. Ananem... Dayımın midesinden alınan parçada da hücresel değişiklik görülmüş. Takip edilmesi gerekiyormuş. Bir gün ben de kanser olur muyum! Aileden kalıtsal olarak bütün hastalıklar gelmiş. Annem hipotiroid babam hipertiroid ben haşimato. Düşününce annemden gelen hastalık genleriyle babamdan gelen hastalık genleri bizlerde kendine has özellikleri olan yeni hastalıklar bile türetebilir. Herkes hayatının bir döneminde ölümcül bir hastalığa yakalanma ihtimalinden korkar. Neyse ben gidip yeni bir kitap okuyayım artık. Kesinlikle yazmanın yolu okumaktan ve insanlar içinde görünmez olup onları seyretmekten geliyor.. Bazen Enes beni neden seviyor diye düşünmüyor değilim. Evet pek çok insan gibi kendimi sevilmeye layık görmüyorum. Ama bazen arkadaşlarına beni anlatıyor. Öylesine konuştuğum zamanlarda bile seviyormuş gibi geliyor ama beni anladığını hissediyorum böyle anlarda. Beni benden çok anlıyor. Bana benziyor...
tiksinti
insan kendisi olmak dışında her şeyden vazgeçebilmeli. aşktan, paradan, hayallerden, dünyadan. geriye kalacak tek şey kişinin kendisi ...
-
Sinirden ellerim titredi. Uzun zamandır bütün bedenimi kaplayan uyuşukluktan sonra hissedebildiğim ilk şeylerden biri bu. Çok sinirliyim am...
-
Kafedeki sineklere bakıyorum. Durmadan kaşınan ve kaşınmaktan artık dokunsam acıyan yerlerim var. Bu yüzden sinekleri uzak tutmalıyım kendim...
-
Anadan geçilir Hasan yardan geçilmez diyor türküde. Hasan köylüye işkence eden eşkıyaları öldürünce hapse girer ve çıktığında sevdiğinin ev...