1 Aralık 2019 Pazar

Yol kenarındaki bir çalı

 Çocukluğumdan beri sorduğum sorunun cevabını bulamıyorum. Bu soruya da yine aynı soruyla "ama neden?" diyerek çözüm aramanın anlamsızlığını biliyorum. 
Üzerimde beşinci sınıfta Aysel ablaya diktirdigim şuan köydeki evde sandığın içinde duran lacivert hırka var. Kışın en soğuk günlerinde bile okula o hırka ile gittim. Okula o hırkayla gittiğim o sene nerdeyse hiç üşümedim. Ondan sonra başladı üşümelerim. Köprüden geçerken ve rüzgar eserken İsmail abinin muhtemelen sonraki otobüsle okula geleceğini düşünürken, herşeyin değiştiğini ama tek bir şeyin değişmediğini eğer yaşarsam yıllar sonra da bunun değişmeyeceğini bildiğim şeyin farkına varıyorum. O an gökyüzü daha mavi yol boyu konuştuğum güneş saha parlak adliyenin önü sabahın bu saatine rağmen kalabalık. Papatyaların açtığı o arsada da gökyüzüne baktığım, dünyayı gördüğüm bakış açım, görüşüm hep aynı. Babam şu sıralar neden yazmadığımı soruyor. Neden bir amacımın olmadığını da soruyor. İki soruya da verecek cevabım yok. İnsan tanınma isteğini kaybedince böyle oluyormuş demek. 

tiksinti

      insan kendisi olmak dışında her şeyden vazgeçebilmeli. aşktan, paradan, hayallerden, dünyadan. geriye kalacak tek şey kişinin kendisi ...