18 Aralık 2019 Çarşamba

Eve dön, şarkıya dön

 Şaşıyorum kendime şu sıralar. Nasıl bunları yaşarken ağlamadım... Ağlamak hep kolaydır. Sinirlensem ağlarım, öfkeden kızarmam ağlarım. Gülerken ağlarım. Neden ağlamam gereken zamanlarda sanki bir rolüm varmış da onu oynuyormuşum gibi geliyor. Neden gümbür gümbür gelen, delip geçmeyen, yıkıp bitmeyen şeyler karşısında ağlayamıyorum.
 Ağlayabilsem belki her şey daha kolay olurdu. Mesela masayı yumruklamak yerine ağlayabilseydim şuan dede dediğimde dolmazdı gözlerim. Nefes almada zorlanmak yerine bir bebek gibi ağlasaydım söze başladığımda dolmazdı gözlerim. Bir gün yıkılıp unutmak mı yıkılmadan her aklına gelişde yaşayamamak mı? Sorduklarında anlatmaya başlayıp, gözlerin dolduğunu hissedip kendini o acının içinden en kestirme yoldan çıkartacak kelimelerle bir yol izleyip, arada göğe bakıp anlaşılmaz sözlerle acıyı dil ucunca gevelemek mi? Bu soru neyin sorusu bilmiyorum. Cevabı var mı bilmiyorum.
 Anlatamayacağım kadar canımın yandığını, artık acıyan yerlerimin acımaz oluşunu, dostlarıma şükrederken ama yaşamaktan korkarken, acıyı beklerken, sevdiklerimin tipten çıkıp birer karakter olduğunu görürken, iyi ve kötü bu kadar iç içe geçmişken, cennet ve cehennem aynı anda yaşanırken, güçsüz olduğum kadar güçlüyken, Rabbim yoldaki kırıntıları göster bana. Eve dönmek istiyorum.

tiksinti

      insan kendisi olmak dışında her şeyden vazgeçebilmeli. aşktan, paradan, hayallerden, dünyadan. geriye kalacak tek şey kişinin kendisi ...